28 Kasım 2015 Cumartesi

Ruh Yaması

Belki olmalı şarkı sözü ya da afilli atmalar yolda sigara içerken;

  İçlerde dolaşır bin ruh, iç odalarda yoktur sentezi.Araflarda binlerce harap, kaç-dolan tek yere kurtuluşun.Kaç kere biledin ruhunu, çentik dolu iç odanın bir duvarı...
  Dikenler, sarmaşıklar bugünü beklediler.Elin küle bulandı, yitik bedenler.Sallanan bedenler nedeni bulunamayan.Aşk mental bir ağrı...Hikayeler, palavralar, el titremeleri...Paslı bıçak sapla sapla, seninle kalacağıma söz veriyorum.Döküntü harabeler.Daha iyi olacağımın önemi yok...İnsanlar yıkar ve inşa etmemek üzere...Sessizliğinden sonra hiçbir şey yalan söylemedi, gecenin gizemi ve kabuslar uğramadı.Göz açıp kapadım ve her şey olmuş.Bardağın içi mavi, güneşin yaklaşımı iyimser, foton renkleri.
 Bu hasta ruh ne zaman kurtulur, düşünceler ne zaman terk eder? Bir sarmal, kısır döngünün içinde döne durur.Kafeinsiz dengede değil. Arafta ve istemsiz düşünceler.Bunu kimse çözemez.Sınır dışı olmak, belki sihirli değneğin büyüsünü tamamlar.
Ah! ruhumu kaç kez parçaladım.
Obsesyonları dantel gibi işledim.
Bir örümcek ağı, döngünün içinde döne durur.
Biliyorum istemedin çünkü her şey anormal 
Cümleleri derinine işlemedin, kim ne diyebilir?
Onlar da istemedi ve umursamaz kopya ruhlardı, güneş ışığını filtrelediler.
Hem masum, hem günahkar.
Ah! ruhunun her köşesini biliyorum.
Sıkıştığın o virajdan seni nasıl çıkaracağım?
Gün doğumunu bilirsin, işte o gün kopmuştum ve bir uçuruma,
Kendime söz verip seni bıçaklamıştım.
Çürüdüm, bedenim, siyah haleler.
Ses, çöz beni.
Birçok kez denemiş, birçok kez yanılmıştım.
Yenik düştüğümde kim beni çıkardı?
Bunların her biri daha önce yaşanmıştı,
Ve bedenim önceleri çimde yaşayan zavallı bir tırtıldı.
Koku, çöz beni.
Birkaç söz fısıldayıp gitsen böyle olmazdı, daha ölü giderdim.
Biliyorum istemedin ölü ruha tamah olmaz.
Ah! ruhumun şanslı köşesi şimdi tırnaklarından arınmayan pislik.
Sesleri durduramıyorum, bu bir yankılanış.
Yeni deldirilen kulak deliği zonklaması gibi.
Tüm acıyı içine çekip yumruk savurmak,
Kendini güçlü hissetmen saniyeler.


  Aranızda dolaşır bin ruh.Ne gökte, ne ahirde.Ama aramızda, tümü sıkıştırılmış, sentezlenmemiş duygularda.Hasta beyin hücreleri aynı şarkının nakaratında döne durur; 
 Şimdiye kadar sadece bu kadar, vicdanı dürten düşsel deniz...
 Bardağın içi, iki yalana vur-kaç, iki mezar, iki ruh.Ruhun içime kayıp.




Yine bir pencere kenarı, aynı sigara markası, farklı ülke sınırları, bu kez martılar bana yancı.
Pencereler, balkonlar, her içişte tutturulan şarkılar.Ruhani değişim başlangıçları.Yok olmayan, var eden ve devam ettiren tek şey.Ya içinde, ya içinde.Ya da akar gider içine içine...