4 Temmuz 2016 Pazartesi

Zift

Sözler, verilen tutulmayan.
Hassaslık, damarımın birbirine yakınlığı.
Yollar ıslak, cama vurur taneler,
Hiçbir zaman birlikte olmayacağız.
Lanetlendik.
Yazarken gözlerim büyür, nefesim haplardan kesik.
Kalbimi bir kavanoza koy, beklet, büyür.
Siyah bir zift olacak bileklerim,
Siyah bir zift akacak bileklerimden.
Gözümü kapattığımda, kopacağım bedeninden.
Sözler, geri sayımım, saat kaçıncı üç.
Hassaslık, damarımın yalınlığı.
Lanetlendik, tüm kısır döngüler bir bir içimize.
İnanmayarak bir sona doğru.
Hisler yitik, yalnız ölümü düşleyerek.
Bu sendin belki, yalnızca başaramayarak bütününe.
Tüm ilaçları yutup usluca beklemeli, 
Son yemeğe ve son şarkıya ulaşamayarak.
Ruhunu kaybettin.
Susup bir sonu düşlemeli.
Bu, gün doğumunun güzelliğinde olmayabilir.
Neydin, reddedemeyecek kadar vurgun.
Neydin ve nerede?
Gerçeğin inanılmaz soğukluğu artık vücudunu kaplamalı,
İçeride bir yerlerde, ölü ve gitgide büyürken.
Ne olacak, bir vücut bin keder ve salgın hastalıkken.
Hastalığı yayılmadan sökmeli.
Gölgesine yaklaştıkça netleşir nesneler,
Gölgene yaklaşamadın, tümünü söndürmeli.
Günü fazlasıyla beklemiş ve çarkları bilemiş,
Ruhunu kaç kez kaybettin hatırlıyor musun?
O'nu kaybettin.
Donmuş hafıza,
Uzakta.
İçindekiler seni bağlar,
İnanmayarak sona doğru.
Dibin sonu yok.
İpin incesinde bir cambaz gibi,
Sona ne kaldı?
İnanmazken ve mutsuzluk hastalığı,
Trajik ve üzücü olmalı.
Sonra kaplayacak derin bir sessizlik,
En büyük bencillik olacak,
İnanmazken sona doğru.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder