15 Kasım 2013 Cuma



Aklıma susam taneleri geliyor,
Gözlerimin çukurundan ellerimle yemelerim.
Ki gölgem yanıma oturuyor.
Yalnızlığımı atamamışım, biliyorum.


  Ayaklar çift ve bir sonraki adımı yola çeviren denklem atılan son adım.
  Bir çok boş arazi ve onları destekleyen yer altından uzayan kökler, denizle buluşunca oluşan nili yeşil çimler.
  Konumu belirleyen insanlar,
  Gönülden aşağı yol götüren.
  Arabaya tek binip cebini erdem gösteren insanlar.
  Memnun tavırları yüzüne bürünüp su bidonları önünde kuyruğa takılanlar ve trenlere adım atmayan orta yaşlı fahişeler.

  Son Cuma'lar.
  Geçip giden trende tutulan marijuanalar.
  Fiziksel olarak yaratılışa meydan okuyan tek tip bir aile ve her şeyi gözünde büyüten çocuklar.
  Yer değiştirmeyi düşünürken bağcığımı ayakkabımın içine sokup balgamımı dedeler gibi tükürüşlerim-ve çimlere acımadan.-
  İki gün süren iç kanaması gözümde hiç.
  Çay renginde akan kan, kan değildir daha çok sidiği andırır.
  Her aklına geleni yazdıran usta Konivuç mudur?
  Yalnız adamın yolu tüketmesi zamanın sıvısında gidip gelmeleri midir?

  Ah şarap almayı nasılda unutacaktım! Çayın kırmızısından geldi aklıma.
  Hedefine ulaşmak ve parayı içmek isteyen insanlar gibi hissettim ve kırmızıya ulaşmak için ayak parmaklarımı kurban etmiştim.

  Önümde bira vardı, dökülüşünü masaya koymadım, içtim.İnsanların davranışları tedirgin tavırların fiziksel olgunluğuna bağlı değildi.Ter birayla birleşince üşütüyordu.Gururunu otlayan bir çoban gibi olmuştum.Burası kızın göle yansıyan gölgesini içeren tabloya benziyordu.

  Duman, bir sis bulutu.
  Tene dokunan bir ten olsa;
  Sokak sarhoşları kıvamında olurum.


in 2010





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder